10 Haziran 2014 Salı

FAİZ ORANLARI DÜŞER Mİ ? - 2

Avrupa Merkez Bankası (ECB) nin 5 haziranda yaptığı toplantıda faiz oranını % 0,25 ten % 0,15 e düşürmekle kalmayıp mevduat faizini de sıfır seviyesinden negatif  % 0,10' a düşürmesi bizde de  faiz oranları düşer mi ? sorusunu akıllara getirmektedir.

Mevduata negatif faiz uygulanmasını içeren bu kararlara göre, zorunlu karşılıklar dışında parasını ECB' ye yatıran bankalar faiz olmak yerine % 0,10 faiz ödeyecekler yanı yatırdıklarından daha az para alacaklar. Teoride bilinen negatif faiz yönteminin fiilen uygulandığı başka bir örneği hatırlamıyorum. Bu açıdan ilgi çekici bulduğumu söyleyebilirim.


ECB yi bu kararları almaya iten nedenleri incelediğimizde, Euro bölgesi ekonomisinin 2008 global krizinin olumsuz etkilerinden kurtulamadığını görüyoruz. Büyüme oranları tekrar küçülme sarmalına giren Euro bölgesi ekonomisini parasal genişleme yoluyla durgunluktan kurtarmak isteyen ECB, 5 haziran tarihinde  yaptığı toplantıda faiz oranlarında indirime gitmekte kalmayıp, Eylül 2018 e kadar bankalara uzun vadeli fonlama yapılması, varlığa dayalı menkul kıymet alınması gibi bir dizi kararlar da almıştır. 

ECB nin aldığı parasal genişleme kararının EURO bölgesi bankalarını kredi vermeye teşvik etmesi ve yatırımların artması beklenmektedir. Bu kararların uzun vadede EURO/USD paritesinde düşüşe neden olması, EURO bölgesinde büyüme ile birlikte enflasyon oranında da artış yaşanması öngörülmektedir.

Konuyu global düzeyde ele aldığımızda bu dönemde ekonomilerin atıl kapasite nedeniyle enflasyon oluşturmakta zorlandığını özellikle Dünyanın ihracat dinamosu sayılan Güneydoğu asya ülkelerinde gerileyen üretici fiyatlarının ve euro bölgesinde  gerileyen büyüme oranlarının dez-enflasyon (*) kasırgası estirdiğini ve para otoritelerini endişeye düşürerek önlem almaya ittiğini görüyoruz. Merkez Bankası başkanı başçı ülkemizin de dez-enflasyon sürecine girdiğini ifade etmiştir. Aslında ABD ve İngilterenin bu süreci daha önceden öngördüklerini ve parasal genişlemeye giderek bedel ödeyerek ekonomilerini tekrar büyüme sürecine soktuklarını biliyoruz. ECB bu kararları gecikmeli olarak şimdi almaya başlamıştır.

Ülkemiz açısından bakıldığında, EURO bölgesindeki parasal genişlemenin ülkemize para girişini artıracağını öngörebiliriz. Ekonomimiz üzerindeki cari açığın finansmanı baskısını azaltması beklenen bu gelişmenin döviz kurlarını nispeten düşürerek TL reel kur endeksinin yükselmesine ve yine para girişine bağlı olarak faiz oranların da düşüşe neden olması beklenebilir. ECB' nin 5 haziran tarihli parasal genişleme kararının Merkez Bankamızın haziran ayı para kredi kurulu toplantısında faiz indirimine gitme kararı almasında elini güçlendirdiğini söyleyebiliriz.  

25 Şubat tarihli "Faiz oranları düşer mi ? "  başlıklı yazımda önümüzdeki 2-3 aylık süreçte faiz oranlarında düşüş beklenmemesi gerektiğini belirtmiştim. Bahsettiğim yazımda faizi belirleyen unsurlar arasında ülke risk primine de dikkat çekmiş, risk priminin göstergesi olan CDS pirimini 12.04.2014 tarihli yazımda ele almıştım. Ülkemiz risk priminin göstergesi olan CDS pirimi, 24 mart itibariyle 266 baz puandan işlem görürken 10 mayıs itibariyle 170 baz puana gerilemiştir. Aynı süre içerisinde gösterge tahvil faiz oranı da % 11,60 dan % 8,21 e gerilemiştir. Enflasyon ise henüz düşüş trendine girmemiş olup, mayıs 2014 ayında 12 aylık TÜFE % 9,66 ile son iki yılın en yüksek noktasına çıkmıştır.

Yukarıdaki verileri bir arada değerlendirildiğinde; TCMB nın 24 haziranda yapılması beklenen para kredi kurulu toplantısında, faiz koridorunun tavanında 2-3 puana kadar indirime gitmesi veya (henüz enflasyon oranımızın düşmeye başlamadığını da dikkate alarak) temkinli politika izleyerek faiz indirim sürecinini başlatması ama indirimi zamana yayması da beklenebileceği kanaatindeyim. Bu süreci etkileyecek iç ve dış önemli gelişme olmaması ve ekonominin normal akışında gitmesi halinde önümüzdeki dönemde faiz oranlarında düşüş yaşanmasının yanı sıra  döviz kurlarında da bir miktar gerileme olması, bunun enflasyon oranını düşürme yönünde baskı yaratması ve yine döviz kurunun reel olarak gerilemesine bağlı olarak ithalatın artmasını da beklentiler arasında sayabiliriz.

NOT: Yukarıdaki değerlendirmeler bilgi amaçlı olup taahhüt içermemektedir. 

(*) Kısaca enflasyon oranındaki düşüş trendi olarak tanımlanabilir. 

3 yorum:

  1. Bilinenler ile bilinmeyenleri yer değiştirdiğiniz takdirde tahminsel senaryoların gerçekleşebilme olasılıkları da düşer.
    AMB nın tasarruf mevduatlarına uygulayacağı negatif faiz'in amacı euro bölgesindeki yatırımların artmasından ziyade diğer ülkelerden gelecek olan kaynaklardan dolayı aşırı şişen paritenin eski haline dönmesi ve %2 lik yada yakın bir devalüasyonun yapılabilmesi. Ancak artık zamansal beklentilerdeki anlık değişimlerin yarattığı baskılar, konunun özünden ziyade riskini de yükseltiyor. Bundan dolayı da euro'nun bir kısmının müdahale edilebilecek ve hızlı dönüşebilecek yatırımlarda kullanılmasını da şart koşacaklar sanırım. Düne kadar böyle bir kararın cesaretini kimse görmedi.
    Avrupadaki tasarruflarda toplanan fonların, başka ülkelerdeki finansal enstrumanlara dönmesi kaçınılmaz olacaktır.Kanaatimce bu operasyondan beklenen zaman dilimi 2016 yılına kadar olduğuna göre ,1,11,2014 tarihinden itibaren de Türkiye G-20 dönem başkanlığını üstleneceğine göre,gelişmekte olan ülkelerin içinde ilk 14 de yer aldığımıza göre diğer gelişmekte olan ülkelerden daha avantajlı olduğumuz gerçektir. Bu para bize gelmeli ama seçim atmosferinin yaratacağı hesapsızlık riskinin de gelecekte içinden çıkılmaz kabusa zemin oluşturacağı da hesaplanmalıdır. Biz ateşi yakalım ama ateşin de bizi yakacağını hesaplamak zorundayız.
    Faizlerin düşmesi kısa vadeli dönüşümü tetikleyecek ve piyasaların aşırı şişmesine de sebep olacaktır. Orta vadedeki göreceli faiz indirimi bana daha yakın bir fikir olarak geliyor. Başbakanımızın aşırı derecede faizleri düşürün baskısı da böyle bir fırsatta neden faiz yükü üstlenelim konusunda bir öneri. Üzerinde ciddi analizler yapılmalı bence. Biraz da çabuk olmalı tabii ki.
    Kişisel olarak ben bu şekilde yorumluyorum.

    Saygılarımla,
    Gökhan Uygur
    Bağımsız denetçi-SMMM ofisi şirketinde Bağımsız Denetçi-Mali müşavir

    YanıtlaSil
  2. Gökhan bey, katkınız için teşekkür ederim. Piyasa pek çok iç ve dış değişken tarafından belirlendiği gibi, her değişiklik de hedeflenen amaç dışında pek çok değişkene de etki etmektedir. Matematiksel deyimle çok bilinmeyenli denklem söz konusu. ECB nin kararının EURO Bölgesine ve ülkemize yansımalarını zaman içinde göreceğiz.Ben de sizin gibi ülkemizdeki faiz indiriminin zamana yayılmasının daha yüksek olasılık olduğunu düşünüyorum. Ama piyasanın yönü bazen bir saatte bile değişir. Dün ECB nin kararını konuşuyorduk bu gün Musul' dan başlayarak Irak'ın geneline yayılma ihtimali artan aynı anda petrol piyasasına da sirayet eden ve konsolosluk krizi ile de ülkemizi yakından etkileyen IŞİD krizini konuşuyoruz. Bu değişimin nelere nasıl etkileyeceğini zamanla göreceğiz. Umarım bizim için hayırlısı olur.Tabi Irak halkı için de.

    YanıtlaSil

  3. Konu benim uzmanlık alanımın dışında olduğu halde,yazınızın aslında bu tip katılımları kışkırtarak fikir fırtınasına yönelik olduğunu hissettim. Bir şeyler yazın,yanlışı da yazın hiç önemli değil yeter ki katılımcı olun zira size yazılacak en ufak bir cevap,yazanın hiç düşünmediği bir çözümü üretebilir ve aslında siz bunun mimarı olursunuz haberiniz olmadan diye yazıyorum guruplarda. Ama katılımı ne yazık ki başaramıyorum.
    Biraz kendimize güvenimiz yok sanırım.
    Sevgilerimle,
    Gökhan Uygur
    Bağımsız denetçi-SMMM ofisi şirketinde Bağımsız Denetçi-Mali müşavir

    YanıtlaSil