7 Haziran 2014 Cumartesi

BANKALARDA KREDİ RİSKİNİN DERECELENDİRİLMESİ


Bankacılık sistemimizin BASELL kriterleri doğrultusunda yapılandırılmasına yönelik düzenlemelerde son zamanlarda kayda değer artış yaşandı. Bu kapsamda olmak üzere bankaların sermeye yeterliliğinin ölçülmesine yönelik kredi riskine esas tutarın içsel derecelendirmeye dayalı yaklaşımlar ile hesaplanmasına ilişkin taslağı BDDK' nın web sayfasında yayınlandı. Taslağı incelediğimde dikkatimi çeken hususları aşağıda özetlemeye çalıştım

28/06/2012 tarihli ve 28337 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Bankaların Sermaye Yeterliliğinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrası hükümlerine dayanılarak hazırlanan, bankaların içsel derecelendirmeye dayalı yaklaşımlar kullanarak kredi riskine esas tutarın hesaplamalarına ilişkin usul ve esasları düzenleyen tebliğ taslağının 01.07.2014 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülmektedir.

Taslağa göre; kredi riskine esas tutarın hesaplamasında içsel derecelendirmeye dayalı yaklaşımlarının kullanılabilmesine BDDK tarafından izin verilmesi için, bankanın kredi riskinin yönetimi ve derecelendirmesinde kullandığı sistemlerin sağlam ve güvenilir olması ayrıca, risk yönetimi biriminin tebliğ ekinde (Ek-2)’de yer alan şartları sağlayacak yeterlilikte olması gerekmektedir. BDDK' ya yapılacak izin başvurusundan önce, bankanın kullandığı derecelendirme sistemlerinin banka tarafından içsel risk ölçüm ve yönetimi amacıyla en az üç yıldır kullanılıyor olması da aranan şartlar arasında yer almaktadır. 

Tebliğ ile bankalar açısından içsel derecelendirmeye dayalı yaklaşım kapsamında maruz kalınan riskler aşağıdaki şekilde sınıflandırılmıştır.

a) Merkezi yönetimlerden ve merkez bankalarından alacaklar,  
b) Bankalar ve aracı kurumlardan alacaklar,
c) Kurumsal alacaklar,
ç) Perakende alacaklar,
d) Hisse senedi yatırımları,
e) Menkul kıymetleştirme pozisyonları,
f) Diğer aktifler.

Gerçek kişilerden veya KOBİ’den  ikamet amaçlı gayrimenkul ipoteği ile tam teminatlandırılmış alacaklar hariç olmak üzere iki milyon TL’yi geçmeyen alacaklar Perakende alacaklar,  yukarıdaki (a), (b), (ç), (d) ve (e) bentlerinde belirtilen risk sınıflarından herhangi birine dahil edilmeyen alacaklar da kurumsal alacaklar olarak tanımlanmıştır.

İçsel derecelendirmeye dayalı yaklaşımların uygulanmasında (Bankalar ve aracı kurumlardan alacaklar, kurumsal alacaklar ve merkezi yönetimler ile merkez bankalarından alacaklar için)  risk ağırlıklarının hesaplanmasında  kademeli olarak geçişe de imkan verilmektedir. Bunun için  içsel derecelendirmeye dayalı yaklaşımı ile hesaplanan kredi riskine esas tutarın,  bunların dışında kalan alacaklar için standart yaklaşım ile hesaplanan toplam kredi riskine esas tutara oranının asgari %70 olması gerekir.

İçsel derecelendirmeye dayalı yaklaşımların uygulanmasında kullanılacak derecelendirme cetvelinde, temerrüte düşmemiş borçlular için en az yedi, temerrüte düşmüş borçlular için en az bir derecelendirme notu bulunmalıdır. Portföyleri belirli bir sektör ve kredi riski aralığında yoğunlaşmış olan bankaların, borçluların belirli bir derecelendirme notunda aşırı yoğunlaşmasının önlenmesi için bu aralıkta yeterli sayıda derecelendirme notu belirlemeleri gereklidir. İhtisas kredilerine ilişkin risk ağırlıklarının belirlenmesinde, temerrüte düşmemiş borçlular için en az dört ve temerrüte düşmüş borçlular için en az bir derecelendirme notu kullanılmalıdır..  

Bankalar, derecelendirme sisteminin gözetimini ve denetimini yapabilecek seviyede banka içi yetkinliği, tebliğde yazılı diğer koşulları sağlamaları ve derecelendirme sistemlerinin doğruluğu ve güvenilirliği konusundaki sorumluluklarının devam etmesi kaydıyla ortak bir veri havuzundan faydalanabilir. Ortak veri havuzundan faydalanan bankalar, derecelendirme sistemlerinin test edilmesi, gözden geçirilmesi, parametrelerin yazılı hale getirilmesi vb. hususlarında ilgili yönetmelik(*) çerçevesinde, yetkili derecelendirme kuruluşlarından destek hizmeti alabilir. 

Kredi riskinin yönetiminin, risk yönetimi birimi altında tesis edilecek ayrı bir birim tarafından gerçekleştirilmesi gerekmekte olup, bu birimin derecelendirme sistemlerinin tasarımından veya seçiminden, uygulamaya konulmasından, düzenli olarak gözden geçirilmesinden ve performansından sorumlu olması ayrıca, derecelendirme sistemlerinin sonuçları hakkında düzenli analizler ve raporlamalar yapması da görevleri arasında sayılmıştır. 

Günümüzde bankaların tamamına yakınının kredi uygulamalarında  kendilerine özgü içsel derecelendirme sistemlerinin olduğunu dikkate aldığımızda, tebliğin bu açıdan önemli bir yenilik getirmediğini ancak her bankanın kendine özgü sisteminin tebliğ ile belirlenen ortak standartlara kavuşturulmasının ve bunun bir sonucu olarak bankaların ortak veri havuzundan faydalanmasını önünün açılmasının köklü değişiklikler getirdiğini de kabul etmek gerekir. Riskin doğru ölçülerek bankacılık sistemimizin sağlıklı verilerle yönetilmesi ve sermeye yeterlilik rasyosunun isabetli hesaplanabilmesi için bankaların risk yönetim birimlerinin yeterliliği belgelenmiş kişilerden oluşması, bu birimin performans baskısından uzak tutularak Yönetim Kuruluna bağlı olarak çalışması ve belirli tutarın üzerindeki kredi risklerinde içsel derecelendirme sistemi yerine yetkili Kredi Derecelendirme kuruluşlarından faydalanılmasının yerinde olacağını düşünüyorum. 

Müslüm Oymak

Bankacı
SPL-Kredi Derecelendirme Uzmanı
SPL-Kurumsal Yönetim Derecelendirme Uzmanı


(*) 05.11.2011 tarihli resmi gazetede yayınlanan "Bankaların destek hizmeti almalarına ilişkin Yönetmelik"

1 yorum:

  1. Alper Erdem
    Şu okulda öğrenci: Saint John's University School of Law

    Ellerinize sağlık yazınızı okudum özellikle kısa vadenin riskleri hakkında yazdıklarıniz o kadar doğru ki.. Takiptekim

    YanıtlaSil