12 Nisan 2014 Cumartesi

RİSK PRİMİ VE ULUSLARARASI YATIRIMCI İŞLEMLERİ

24 Mart sonrasında yaşanan Uluslararası yatırımcı kaynaklı işlemler sonucunda BIST-100 endeksinde, döviz kurlarında ve gösterge faiz oranında yaşanan değişimleri anlamak için ülke risk priminin göstergesi olan CDS primlerini incelemek gerekir. 

Para girişlerinin  en belirgin etkisini gösterdiği BIST-100 endeksindeki değişimi yakından incelediğimizde; Uluslararası yatırımcı kaynaklı işlemler olarak Ocak 2014 ayında net 1.140,7 Milyon TL çıkış  gerçekleşen BIST (Borsa İstanbul)'de  Şubat ayında 459,5 Milyon TL’lik ve Mart ayında da 1.494,5 Milyon TL’lik alış gerçekleştirmişler, bunu  sonucunda 2013 yılı sonu itibariyle Borsa İstanbul'da % 61,14’e kadar inen Uluslararası yatırımcı payı Mart ayında % 62,91 oranına yükselmiştir.


BIST tarafından açıklanan, verileri değerlendirdiğimizde;  Mart ayında Uluslararası yatırımcı kaynaklı işlemler olarak en çok net alış gerçekleşen ilk beş hisse senedinin dört tanesinin Banka hisse senedi olması, Bankacılık sektörüne uluslararası yatırımcı girişi olduğunu göstermektedir. Yatırımcıların ilgi gösterdiği dört banka hisse senedi Mart ayında endekse göre  % 8,35-9,81 aralığında daha iyi performans göstermiştir.  Bankacılık sektöründe Ocak ayında yaşanan net 684 Milyon TL’lik çıkışın ardından Şubat ayında 221 milyon TL  net giriş olmuşken Mart ayında net 1.176 Milyon TL’lik giriş olmuştur. Bankacılık sektöründe Mart ayında yaşanan Uluslararası yatırımcı kaynaklı işlemler sonucunda bankacılık sektörü hisse senetleri % 19,3 oranında artarak , BIST-100 endeksinin % 11,5 lik artışının üzerinde değer kazanmıştır. Uluslararası yatırımcıların Banka hisse senedine yönelmesinde, TCMB’nin mevduat munzam karşılıklarına faiz ödeyebileceğini açıklayarak bankacılık bilançolarını makro-ihtiyati yöntemlerle destekleyeceğini açıklaması etkili olmuştur.

Uluslararası yatırımcı kaynaklı işlemlerin BIST'de net alıcı veya satıcı durumda olması borsa endeksinin yükselmesi ve düşmesini yakından etkilemektedir.

Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi, uluslararası yatırımcıların TL enstrümanlarına yatırım yapması,  bunlardan elde edeceği faiz, hise senedi değer kazanma primi ve kar payı gelirinin, yatırımcının ülkesindeki  risksiz faiz geliri ve ülkemiz risk priminin toplamından fazla olması gerekmektedir. Aslında bu birçok değişken tarafından etkilenen bir denklemdir. 25 mart tarihinden bu güne kadarki süreçte BIST-100 endeksindeki artış, döviz kurlarındaki düşüş ve ikinci el tahvil piyasasındaki gösterge tahvil faiz oranındaki gevşeme, ülkemiz risk priminin düşmesi sonucunda yukarıdaki denkleme göre TL yatırım enstrümanlarının yüksek getiri vadetmesi nedeniyle yabancı yatırımcı girişinin artmasından kaynaklanmıştır. Borsa İstanbul verileri bu eğilimi rakamsal olarak da teyit etmektedir.

Uluslararası yatırımcı kaynaklı işlemlerinin yönü üzerinde belirleyici etkiye sahip olan ülke risk priminin en iyi göstergesi CDS oranlarıdır. CDS (Credit Default Swap) türkçemizde tam bir karşılığı olmamakla birlikte Kredi Risk Primi olarak tanımlanmaktadır. 

1995 yılında JP Morgan tarafından finans dünyasına tanıtılan kavram, bir alacaklının, 3. bir kişiye belli bir prim ödeyerek, alacağını garantilemesi, alacağının ödenmemesi riskinden kurtulması anlamına gelmektedir. Yani alacaklının, borçlunun iflas riskinden kurtulmasıdır.

Bankalardan tüketici kredisi kullanırken hayat sigortası yapılmasını basit bir CDS uygulaması olarak gösterebiliriz. Burada kredi kullananın yaşı arttıkça artan riske bağlı olarak sigorta primi oranı da yükselmektedir. 

Uluslararası piyasada CDS primleri ülkelerin beş yıllık tahvili üzerinden hesaplanmaktadır. CDS  primi oranı 200 baz puan olan bir ülkenin 10 milyon USD lik tahvilin risk primi 200.000 USD iken risk primi 35 baz puan olan ülkenin aynı vade ve tutarlı tahvilin risk primi olarak 35.000 USD ödenmesi yeterli olacaktır. 

Bu bilgiler ışığında ülkemize ait risk primini son bir yılını incelediğimizde;


8 Mayıs 2013          111,66                  24 Haziran 2013       240,01
19 Temmuz 2013     185,49                  5 Eylül 2013             245,56    
16 Ekim 2013          175,51                  13 Aralık 2013         192,17
24 Mart 2014           266,00                  11 Nisan 2014         205,51

iç ve dış siyasi ve ekonomik gelişmelere göre dalgalanmakta olduğunu, 24 mart 2014 tarihinden sonra düşen risk algısının uluslararası yatırımcı açısından TL yatırım enstrümanlarını  kısmen cazip kılması ile ülkemize bir miktar yabancı para girişi olduğunu,  BIST-100 endeksinin 30 günlük süreçte % 14,98 artarak 72.736,33' e yükselmesinin ve gösterge tahvil oranlarının % 9,94' e kadar düşmesinin CDS priminin düşmesi ile yakından ilgili olduğunu söylemek gerekir. 


Ukrayna kaynaklı tırmanan uluslararası gerilime ilaveten, Uluslar arası raiting kuruluşlarından Moody's in 11 Nisan Cuma günü yaptığı açıklama ile ülkemizin Baa3 olan kredi notunu teyit ederken görünümü Durağandan Negatife çevirmesi ve gerekçe olarak da artan siyasi belirsizliğe, küresel likiditenin yatırımcı güvenini azalmasını ve ekonomide orta vadede büyüme dair belirsizliği göstermesi, risk primi açısından kritik bir noktada olduğumuzu, dolayısı ile ekonomimizi yönetenlerin faiz düşüşünü yönetirken ince eleyip sıkı dokumaları gerektiğine işaret etmektedir.

Ülkelere göre  5 Yıl Vadeli Tahvillerin CDS baz puan oranları 
TÜRKİYE               205 bp
RUSYA                  218 bp
BREZİLYA             158 bp
ARJANTİN            1648 bp
ÇİN                          85 bp
JAPONYA               48 bp
FRANSA                 48 bp
AMERİKA               18 bp
ALMANYA              21 bp
İNGİLTERE              24 bp
NORVEÇ                 12 bp
*DEUTSCHE BANK (11.04.2014)

NOT: Yukarıdaki veri ve değerlendirmeler bilgi amaçlı olup, herhangi bir taahhüt içermemektedir.


1 yorum:

  1. Cok bilgilendirici, temiz bir dille yazilmis ve benim gibi Bankacilik ile ilgisi olmayan birisinin bile anlayabilecegi bir yazi olmus. Ellerine saglik..

    YanıtlaSil