Döviz kurunun geleceğinin ne
olacağını sorusunu cevaplayabilmek için, günlük gelişmelere göre meydana gelen
küçük dalgalanmaları göz ardı ederek baktığımızda Döviz kurunun pek çok değişken tarafından
belirlendiği görmekteyiz. Ülkemiz ekonomisinin yıllık bazda yaklaşık 60 Milyar
dolar lık Cari açık sorununun bulunması
nedeniyle bu açığın finanse edilebilmesi için, TL yatırım enstrümanları (Tahvil, Bono, Hisse Senedi vb.)’ nın getirilerinin
(Faiz, Hisse senedi pirimi, Kar payı ), Döviz bazlı getirisinden (Kur farkı, YP
Faizi) daha fazla olmasını gerekmektedir. Yaklaşık son 10 yıllık dönemi dikkate
aldığımızda, Döviz fiyatındaki dalgalanma nedeniyle oluşan kısa dönemli
periyotlar hariç tutulduğunda, uzun dönemli olarak TL enstrümanlarının getirisi
her zaman YP getirisinden fazla olmuştur. Ekonomimizin dengesi, cari açığın finansmanı
bunu gerektirmektedir.
Aralık ayı ortalarından itibaren
artışa geçen döviz kuru, T.C Merkez Bankasının 29.01.2014 tarihinde aldığı
kararla, gecelik borç verme faiz oranını
% 12’ ye
yükseltmesi ile frenlenmş, 2,3875 TL’ ya kadar yükselen USD kuru 2,1130’e kadar
geriletilmiştir. Merkez bankasının bu operasyonu Döviz kurunun geleceği ile
ilgili artan endişeleri gidermiştir. Bu gün için ikinci el piyasada gösterge tahvil
faiz oranı yıllık % 10,60 olarak işlem görmekte olup, Döviz kurunun geleceğinden
yükselme yönünde endişe edilmesinin önündeki
en büyük engel, TCMB’ nın
uyguladığı faiz politikası ve 100 Milyar Doları aşan Döviz Rezervi ile desteklenen
güçlü duruşu oluşturmaktadır.
Cari
açığın bir önceki yıla göre 16 Milyar 507 Milyon Dolar artarak 2014 yılı soru
itibariyle 65. Milyar 4 milyon Dolara yükselmesi üzerine Aralık ayında alınan
bir dizi talep kısıcı önlemler ve Döviz kurundaki artış, Cari işlemler açığın
üzerinde hemen düzeltme etkisini göstermeye başlamıştır. Nitekim Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından 12.03.2014 tarihinde açıklanan verilere göre cari işlemler açığı,
bir önceki yılın ocak ayına göre 932 milyon dolar azalarak yıllık bazda 64 milyar 8 milyon
dolar’ a gerilemiştir.
İçinde bulunduğumuz piyasa
şartlarında döviz kurunun geleceğini öngörebilmek için, piyasada geçerli olan döviz kuru’nun aşırı değerli olup
olmadığını anlamak gerekmekte bunun için de TCMB tarafından hesaplanan Reel Efektif Döviz Kuruna
bakmak gerekir. (Kaynak T.C.M.B.)
2003 yılı 100 kabul edilerek
hazırlanan yukarıdaki TÜFE bazlı Reel Döviz Kuru endeksleri, ülkemiz fiyat
düzeyinin, dış ticaret yaptığımız ülkelerin fiyat düzeyine oranının ağırlıklı geometrik ortalaması alınarak
hesaplanmaktadır. Yukarıdaki grafiği
dikkate aldığımızda, ülkemiz para biriminin Mart 2014 itibariyle; TÜFE bazlı
endekse göre dengede olduğu (Endeks 102,19), Gelişmiş ülkeler para birimine
göre % 10 oranında değerlenmiş olduğu
(Endeks 110,50) ve Gelişmekte olan ülkeler para birimine göre ise % 18 oranında
değer kaybetmiş (Endeks 82,90) durumda olduğu görülmekte olup, Şubat 2014
itibariyle ülkemiz para birimi üzerinde enflasyonist bir baskı kalmadığı, Mayıs
2013 te başlayan düzeltme hareketinin ulusal paramız üzerindeki aşırı
değerlenme riskini aldığı, Döviz kurunun geleceği ile ilgili olarak artış
yönünde endişe duymamıza gerek olmadığı sonucuna ulaştırmaktadır.
Reel Efektif Döviz Kuru endeksini
geriye doğru incelediğimizde, son 11 yıllık süreçte endekste beş defa kayda değer dalgalanma
olduğu, TÜFE bazında değerlenen endeksin
iç veya dış gelişmelerden tetiklenerek düzeltme hareketi yaptığı ve tekrar
düşerek dengeye geldiği görülmektedir.
Tarih
|
Maksimum (Endeks)
|
Tarih
|
Minimum (Endeks)
|
Mart 2004
|
111,63
|
Haziran 2004
|
99,29
|
Şubat 2006
|
122,76
|
Haziran 2006
|
100,24
|
Ağustos 2008
|
131,08
|
Mart 2009
|
109,49
|
Kasım 2010
|
131,02
|
Ağustos 2011
|
103,57
|
Nisan 2013
|
121,43
|
Ocak 2014
|
101,64
|
Bir ülkenin ulusal parası yabancı
paralar karşısında aşırı değerlendiğinde, herhangi bir iç veya dış gelişme bu
hareketi başlatabilmektedir. Aslında 2001 yılında Milli Güvenlik Kurulu
toplantısında Anayasa fırlatılmasından kaynaklandığı söylenen kriz de aynı nedenle meydana gelmiştir. O
tarihte uygulanan Döviz Kuru Çıpasını esas alan ekonomi programı nedeniyle TL
aşırı değerlenmiş (1995 yılı verilerini baz alan TÜFE bazlı endeks 150’ ye kadar yükselmiş) olup, bu ortamda en ufak bir iç/dış gelişme bile düzeltme
hareketini başlatacak durumda iken, Anayasa fırlatılması buna sadece vesile
olmuştur. O tarihte Merkez Bankasını Döviz rezervinin yetersiz olması gibi
nedenlerle döviz kurundaki düzeltme hareketi paniğe dönüşmüş, aşırı dalgalanma
olmuştur. Bu krizden önemli dersler çıkaran ülkemizde uygulanan güçlü ekonomi
politikaları, sıkı mali disiplin ve Merkez Bankasının 100 Milyar Doları aşan döviz
rezervi ile desteklenen güçlü duruşu, bu gün için Döviz kurunun aşırı
yükselmesinin ve reel kur endeksindeki düzeltme hareketlerinin aşırıya
kaçmasının ve döviz kurunun geleceği ile ilgili endişe duyulmasının önündeki en
büyük engeli oluşturmaktadır.
Nisan 2013 itibariyle reel kur
endeksi 121,43’ e yükselmiş iken Tahvil faiz oranlarının % 4,61’ e kadar düşmesi
(cazibesini yitirmesi) ve başlayan gezi olaylarının etkisi ile düzeltme
hareketi başlayatak Ocak 2014 itibariyle 101,64’ e gerilemiştir.
Teknik analiz yöntemi ile
yukarıdaki grafiği inceleyerek Döviz kurunun geleceğini öngörmeye
çalıştığımızda; Şubat 2014 itibariyle
TL’ daki değer şişkinliğinin giderilmiş durumda olduğunu ve önemli bir iç/dış
gelişme olmadığı, her şeyin ekonominin doğal akışı içerisinde gerçekleşeceği varsayımı
altında, Mart 2014 tan itibaren TL’ nın tekrar değer kazanma sürecine girildiğini, Mart ayı ortasından itibaren
döviz kurlarında başlayan düşüşün bu süreci başlatmış olabileceğini
söyleyebiliriz.
Döviz kurunun geleceğini Temel
analiz Yöntemleri ile değerlendirdiğimizde; Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Amerika Merkez Bankası (FED)’in politika faiz oranını % 0,25 te tutmaya devam etmesi, 2013 yılının ilk iki aylık döneminde % 62,5 olan İhracatın İthalatı karşılama oranının 2014 yılının ilk iki aylık döneminde % 68,2’
ye yükselmesi, Aralık 2013 te açıklanan taksit kısıtlamasının da etkisi ile
ithal elektronik eşya alımında gözlenen düşüş ile de desteklen cari açıktaki
düşüş eğilimi, artan iç siyasi istikrar nedeniyle düşen ülke risk primi ve Uluslar
arası Kredi Derecelendirme kuruluşu FİTCH’ in 04.04.2014 tarihli raporu ile ülkemizin
(BBB-) kredi notu ve (Durağan) görünümünü
teyit etmesi, önümüzdeki dönemde TL’ nın değer kazanması ihtimalini destekleyen
veriler olarak değerlendirilebilir.
Netice itibariyle; yukarıdaki
verileri özetleyecek olursak, önümüzdeki dönemde küçük iniş ve çıkışlar
olabileceği ama döviz kurunun geleceğinin ana istikametin TÜFE bazında TL’ nın
değer kazanması yönünde olacağını ama yukarıdaki tahlilde veri olarak alınan iç
ve dış gelişmelerin de yakından izlenmesi gerekeceğini hatırlatmak isterim.
Bireysel yatırımcıların Döviz kuru hareketlerinden kazanç sağlamak amacıyla
spekülatif işlemlere yönelmekten uzak durması, döviz bazlı kazancı olmayanların
döviz bazlı borçlanmamaları, kur riski almamaları, bireysel tasarruflarını
değerlendirirken, güvenilir enstrümanlara yönelmeleri ve sepet yöntemi ile
riski dağıtmalarını tavsiye ederim.
NOT: Yukarıdaki değerlendirmeler bilgi amaçlı olup herhangi bir taahhüt içermemektedir
NOT: Yukarıdaki değerlendirmeler bilgi amaçlı olup herhangi bir taahhüt içermemektedir
Müslüm bey. yazılarınızdan oldukça yararlanıyorum. Teşekkürler.
YanıtlaSilM.Tevfik ÖZÇELİK.