25 Mart 2014 Salı

FAİZ ORANLARI DÜŞER Mİ ?




Bankacı olmam nedeniyle son zamanlarda "Faiz oranları düşer mi ? " sorusu ile sıkça karşılaşmaktayım. Aslında sorunun soruluş şekli itibariyle faiz oranlarının düşme temennisini ve bu temenniyi destekleyici cevap alma isteğini de barındırmaktadır.  Gerek Ticari işletmesi için gerekse bireysel ihtiyaçları (Konut Kredisi, Tüketici Kredisi vb.) için kredi kullanma ihtiyacı duyan ancak, dört ay öncesine kıyasla mevcut faiz oranlarını yüksek bulanlar,  daha uygun faiz oranı ile kredi kullanabilmek için kredi kullanım taleplerini mümkün olduğu kadar erteliyorlar.



 


Aslında, bir kredi kullanılırken esas belirleyici olması gereken faiz oranlarının birkaç ay öncesine nazaran yüksekliği/düşüklüğünden ziyade bu paranın harcanacağı/yatırılacağı yerin bizim için ne kadar karlı/rasyonel olduğu  ve bu karlılığın krediye ödenecek faiz oranı ile mukayese edilmesi  olmalıdır. Sadece faiz oranları düşük diye bireysel veya ticari kredi kullanılmamalıdır.  Eğer kredi kullanarak alacağı ticari emtianın fiyatı cazipse ve bu emtiadan ödeyeceği faizi de hesaba katarak makul ölçüde kar sağlayacağını düşünülüyorsa, faiz oranları düşer mi umuduyla  kredi talebi ertelenmemelidir. Aynı şekilde bireysel kredi kullanarak alacağı konut, gerek konumu ve özellikleri itibariyle istenen niteliklere sahipse ve fiyatı da emsallerine göre (Ödenecek faiz oranı dikkate alındığında bile ) uygun ise kredi faiz oranı düşer mi diye beklenmemeli ve  konut alınmalıdır.  Kaldı ki, Sabit taksitli kredilerde, faiz oranları düşer mi diye beklemek yerine ileride faiz oranlarının düşmesi  halinde aynı bankadan veya farklı bankadan daha düşük faizle yeni bir kredi kullanılarak  bir önceki yüksek faizli krediyi kapatma seçeneğinin de kredibilite devam ettiği müddetçe her zaman söz konusu olabileceğini dikkate almak gerekir.

Faiz oranları düşer mi sorusunu cevaplamak veya bundan sonraki dönemde seyrinin hangi yönde olacağını tahmin edebilmek için, içinde bulunduğumuz konjoktörü ve faiz oranının belirlenmesinde etken olan faktörleri tahlil etmeliyiz.Yıllık bazda yaklaşık 60 Milyar Dolar Cari Açık vermekte olan ülkemizde, ekonominin ihtiyaç duymakta olduğu döviz, kabaca sıcak para diye tabir ettiğimiz  yabancı yatırımcının TL enstrümanlardan (Hazine Bonosu/Devlet Tahvili, Hisse senedi vb.) Faiz veya Pirim geliri + kar payı geliri  elde edebilmek için  bozdurduğu dövizlerle karşılanmaktadır.


Bu gün için Tahvil piyasasında gösterge kağıdın yıllık bileşik faizi % 11,44 olarak oluşmuştur.  Bu oran kabaca, parasını tahvile yatıran yatırımcının elde edeceği  yıllık bileşik getiriyi yada başka bir anlatımla elinde tahvil bulunan yatırımcının TL ihtiyacını karşılamak için katlanmak zorunda kalacağı maliyeti göstermektedir. Merkez Bankamızın gecelik borç verme faiz oranının % 12 olduğu piyasada, beklentilerin 30 Mart seçim sonuçlarına endekslenmesi nedeniyle hacimsiz seyir faiz oranını % 11,46 - % 11,66 aralığında dalgalanmasına neden oluyor. Bu piyasadaki temkinli seyrin bir süre daha devam etmesi ve faiz oranının seçim sonuçlarına göre şekillenmesi beklenmektedir.

Yabancı yatırımcının elindeki USD’ yi bozdurarak Devlet Tahviline para yatırması için, buradan elde edeceği faiz getirisi ile birlikte vade sonunda oluşacak tutarın, o tarihteki Döviz kurları ile tekrar USD aldığında elde edeceği USD bazındaki getirinin, kendi ülkesindeki risksiz faiz oranı + ülkemiz risk priminden daha fazla olacağını öngörmesi  gerekmektedir. Son bir yıllık süreçte faiz oranlarının yaklaşık iki katına yükselmesinde,  yukarıdaki formüldeki ülkemiz risk pirimi etken olmuştur.  Burada önemli olan bizim kendimizi nasıl gördüğümüz değil, elinde parası olan, elindeki  dövizini TL’ ya çevirerek  ülkemize yatırım yapmasını istediğimiz yabancı yatırımcının bizi nasıl gördüğüdür.Uluslar arası Kredi Derecelendirme kuruluşları tarafından verilen raiting puanları bir anlamda ülkelerin siyasi ve ekonomik risk primlerini göstermektedir ve bu konudaki gelişmelerin yakından izlenmesi  gerekir. Bu alanda son günlerde artan olumsuz haberler, yakın gelecekte olası not düşüşünün ilk işaretlerini veriyor olabilir..

Yabancı yatırımcının, (burada söz konusu olan Amerikalı ve Avrupalı Fon Şirketleri ve Emeklilik fonları dır.) ellerindeki fonları değerlendirirken sepet oluşturmaktalar ve yatırımlarının bir kısmını, nispeten  yüksek getiri imkanı sunan bizim gibi gelişmekte olan ülke Tahvil ve Hisse senetlerine yatırmaktadırlar.  Ülkemizdeki getirinin düşmesi veya daha yüksek getiri vadeden başka piyasaların çıkması halinde ülkemizdeki yatırımların bir kısmını bu piyasalara kaydırabilirler.

2008 Global ekonomik kriz sonrasında ortaya çıkan durgunluğu gidermek piyasayı canlandırmak için Amerika Merkez Bankası (FED) aylık 85 Milyar Dolarlık tahvil alımı kararı almış ayrıca faiz oranlarını da % 0,25’e düşürmüştü. Bu ortamda ülkemizdeki Tahvil faizleri yıllık % 4,61’e kadar düştüğü halde yabancı yatırımcı için cazibesini korumuştu.  FED  son dönemlerde aldığı kararlarla her ay alım miktarında 10 milyar Dolarlık kesintiye gitmektedir. 18-19 Mart tarihlerinde gerçekleşen toplantısında alım miktarı 55 Milyar Dolar’a düşürülmüş,  FED başkanı Yellen, bir müddet sonra (tahminen altı ay sonra) Faiz oranlarında artırıma gidebileceğinin işaretini vermiştir.   Böyle bir gelişmenin yukarıdaki formülde, yatırımcının kendi ülkesindeki risksiz faiz oranının artışı olarak görülmesi gerekeceğini ve ülkemizdeki faiz oranları üzerinde baskı oluşturabileceğini dikkate almak gerekir.

Sonuç olarak Faiz Oranları düşer mi diye baktığımızda; Ocak ve Şubat aylarında bütçemizin fazla vermesinin, seçim ortamında bile maliye politikasında sıkı duruşu ifade etiğini ve ekonomimiz açısından olumlu algılanması gerektiğini ancak gerek ülkemiz risk pirimi gerekse yatırımcının ülkesindeki  risksiz faiz oranlarındaki değişmelerin ve alternatif yatırım piyasalarındaki gelişmelerin de yakından izlenmesi gerektiğini, faiz oranların bu faktörlerdeki değişimlere göre şekilleneceğini ifade etmek isterim. Bu değerlendirmeler ışığında faiz oranlarının geleceği konusunda bir şey söylemek için öncelikle 30 Mart seçimlerinin sonrasını görmek gerektiğini ama önemli iç ve dışı siyasi ve ekonomik gelişme olmadığı sürece, önümüzdeki 2-3 aylık süreçte faiz oranlarında değişme en azından düşüş beklenmediğini  söyleyebiliriz.


Not: Yukarıdaki veri ve değerlendirmeler bilgi amaçlı olup, herhangi bir taahhüt içermemektedir.


5 yorum:

  1. İlgi ile sizi takip ediyorum, selamlar. M.Lütfi Bali

    YanıtlaSil
  2. Acaba fed ne zaman faiz oranları arttıracak bilgi verebilir misiniz? Ona göre altın alımı ve satışı yapacamda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cengiz bey, ABD ekonomisindeki büyüme oranı 2014 yılı üçüncü çeyreğinde % 5 ile son 11 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. İşsizlik maaşı başvuran kişi sayısı da sürekli düşüyor. ABD ekonomisindeki bu ısınma verileri bir müddet sonra enflasyon oranında artış yaşanmasına neden olacağından, FED in büyümeyi ve enflasyon oranındaki artışı frenlemek için faiz oranlarını artırma hamlesi yapacağını düşündürmektedir.

      Ancak ;ABD de yıllık enflasyon oranlarının 2014 yılı Ekim ayında %1,7 iken Kasım ayında %1,3' e ve Aralık ayında da % 0,8'e gerilemesi, 2014 yılı 4. çeyreğinde büyüme oranının azalacağına işaret ettiğinden, yani FED in faiz artırımına gitmesine gerek kalmadan ekonominin kendi dinamikleri içinde yavaşlamaya başladığına işaret ettiğinden FED'in faiz artırımı kararının yakın zamanda gelmeyeceğini düşündürmektedir.

      Size altın konusundaki yatırım kararlarınızda yardımcı olmak için, "Altın fiyatının geleceği " konulu yazımı okumanızı tavsiye edebilirim. Umarım faydası olur.

      Saygılarımla,

      Sil
  3. Merhaba, Müslüm bey bu yazınızı okudum eşimle ben ev için kredi çekeceğiz. Faiz oranlarının düşüp düşmeyeceğini öğrenmek istiyoruz. Bazı uzmanlara göre konut kredisi faiz oranları kışın daha düşük oluyormuş. Konuyla ilgili cevap verebilirseniz minnettar olurum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahmet bey, öncelikle yeni eviniz şimdiden hayırlı olsun.

      İç piyasadaki faiz oranlarının yüksek olduğu / düşürülmesi gerektiğine yönelik olarak siyasi otoriteler tarafından yapılan açıklamalar / baskılara bağlı olarak Merkez bankamız faiz koridorunun üst bandında çeyrek puanlık indirime giderek piyasa faizini düşürmeye çalışmaktadır. Yine aynı amaca yönelik olarak kamu bankaları tarafından konut kredisi faiz oranları aylık % 1 in altına çekilmiştir.

      Bu girişimler şimdilik piyasa faizinde ciddi bir düşüşe yol açmamıştır. Bankaların mevduata verdiği faiz (Para tutarına göre değişmekle birlikte ) hala yıllık % 12 civarındadır.

      Yukarıda anlattıklarımın sonucunda normal şartlar (İç ve dış piyasada önemli değişiklikler olmaması halinde) altında, kısa dönemde konut kredisi faizlerinde büyük bir değişiklik olmayacağını düşünüyorum.

      Benim size önerim; bulunduğunuz yerdeki bankaları dolaşarak konut alımı için size en uygun finansman koşullarını (Faiz oranı, Masraflar) sağlayan Bankayla yola devem etmenizdir.

      Hem unutmayın, konut kredisi faiz oranlarında büyük bir düşüş olduğunda, arz / talep koşullarında yaşanan gelişmeye bağlı olarak konut fiyatlarında yükselme de yaşanabilecektir. Bu nedenle içinize sinen konutu bulduğunuzda en uygun finansman koşullarını sağlayan bankadan kredi kullanarak alımı gerçekleştirmenizi öneririm.

      Siz krediyi kullandıktan sonra konut kredisi faiz oranlarında büyük bir düşüş gerçekleşmesi halinde de sakın üzülmeyin, böyle bir durumda re finansman yolu ile kredi faizi düşüşünden kısmen faydalanma ihtimaliniz de bulunmaktadır.

      Umarım yardımcı olmuşumdur. Hayırlı olsun.

      Sil