Bankacı olmam nedeniyle son zamanlarda "Faiz oranları düşer mi ? " sorusu ile sıkça karşılaşmaktayım. Aslında sorunun soruluş şekli itibariyle faiz oranlarının düşme temennisini ve bu temenniyi destekleyici cevap alma isteğini de barındırmaktadır. Gerek Ticari işletmesi için gerekse bireysel ihtiyaçları (Konut Kredisi, Tüketici Kredisi vb.) için kredi kullanma ihtiyacı duyan ancak, dört ay öncesine kıyasla mevcut faiz oranlarını yüksek bulanlar, daha uygun faiz oranı ile kredi kullanabilmek için kredi kullanım taleplerini mümkün olduğu kadar erteliyorlar.
Aslında,
bir kredi kullanılırken esas belirleyici olması gereken faiz oranlarının birkaç
ay öncesine nazaran yüksekliği/düşüklüğünden ziyade bu paranın harcanacağı/yatırılacağı
yerin bizim için ne kadar karlı/rasyonel olduğu
ve bu karlılığın krediye ödenecek faiz oranı ile mukayese edilmesi olmalıdır. Sadece faiz oranları düşük diye bireysel
veya ticari kredi kullanılmamalıdır. Eğer kredi kullanarak alacağı ticari emtianın
fiyatı cazipse ve bu emtiadan ödeyeceği faizi de hesaba katarak makul ölçüde
kar sağlayacağını düşünülüyorsa, faiz oranları düşer mi umuduyla kredi talebi ertelenmemelidir. Aynı şekilde
bireysel kredi kullanarak alacağı konut, gerek konumu ve özellikleri itibariyle
istenen niteliklere sahipse ve fiyatı da emsallerine göre (Ödenecek faiz oranı
dikkate alındığında bile ) uygun ise kredi faiz oranı düşer mi diye
beklenmemeli ve konut alınmalıdır. Kaldı ki, Sabit taksitli kredilerde, faiz
oranları düşer mi diye beklemek yerine ileride faiz oranlarının düşmesi halinde aynı bankadan veya farklı bankadan
daha düşük faizle yeni bir kredi kullanılarak
bir önceki yüksek faizli krediyi kapatma seçeneğinin de kredibilite devam
ettiği müddetçe her zaman söz konusu olabileceğini dikkate almak gerekir.
Faiz oranları düşer mi sorusunu cevaplamak veya bundan
sonraki dönemde seyrinin hangi yönde olacağını tahmin edebilmek için, içinde
bulunduğumuz konjoktörü ve faiz oranının belirlenmesinde etken olan faktörleri
tahlil etmeliyiz.Yıllık bazda yaklaşık 60 Milyar Dolar Cari Açık
vermekte olan ülkemizde, ekonominin ihtiyaç duymakta olduğu döviz, kabaca sıcak
para diye tabir ettiğimiz yabancı
yatırımcının TL enstrümanlardan (Hazine Bonosu/Devlet Tahvili, Hisse senedi
vb.) Faiz veya Pirim geliri + kar payı geliri elde edebilmek için bozdurduğu dövizlerle karşılanmaktadır.
Bu gün
için Tahvil piyasasında gösterge kağıdın yıllık bileşik faizi % 11,44 olarak
oluşmuştur. Bu oran kabaca, parasını
tahvile yatıran yatırımcının elde edeceği
yıllık bileşik getiriyi yada başka bir anlatımla elinde tahvil bulunan
yatırımcının TL ihtiyacını karşılamak için katlanmak zorunda kalacağı maliyeti göstermektedir.
Merkez Bankamızın gecelik borç verme faiz oranının % 12 olduğu piyasada,
beklentilerin 30 Mart seçim sonuçlarına endekslenmesi nedeniyle hacimsiz seyir
faiz oranını % 11,46 - % 11,66 aralığında dalgalanmasına neden oluyor. Bu
piyasadaki temkinli seyrin bir süre daha devam etmesi ve faiz oranının seçim
sonuçlarına göre şekillenmesi beklenmektedir.
Yabancı yatırımcının elindeki
USD’ yi bozdurarak Devlet Tahviline para yatırması için, buradan elde edeceği
faiz getirisi ile birlikte vade sonunda oluşacak tutarın, o tarihteki Döviz
kurları ile tekrar USD aldığında elde edeceği USD bazındaki getirinin, kendi
ülkesindeki risksiz faiz oranı + ülkemiz risk priminden daha fazla olacağını
öngörmesi gerekmektedir. Son bir yıllık süreçte faiz oranlarının yaklaşık iki
katına yükselmesinde, yukarıdaki
formüldeki ülkemiz risk pirimi etken olmuştur.
Burada önemli olan bizim kendimizi nasıl gördüğümüz değil, elinde parası
olan, elindeki dövizini TL’ ya
çevirerek ülkemize yatırım yapmasını
istediğimiz yabancı yatırımcının bizi nasıl gördüğüdür.Uluslar arası Kredi Derecelendirme kuruluşları
tarafından verilen raiting puanları bir anlamda ülkelerin siyasi ve ekonomik
risk primlerini göstermektedir ve bu konudaki gelişmelerin yakından izlenmesi gerekir. Bu alanda son günlerde artan olumsuz
haberler, yakın gelecekte olası not düşüşünün ilk işaretlerini veriyor olabilir..
Yabancı yatırımcının, (burada
söz konusu olan Amerikalı ve Avrupalı Fon Şirketleri ve Emeklilik fonları dır.) ellerindeki fonları değerlendirirken sepet
oluşturmaktalar ve yatırımlarının bir kısmını, nispeten yüksek getiri imkanı sunan bizim gibi
gelişmekte olan ülke Tahvil ve Hisse senetlerine yatırmaktadırlar. Ülkemizdeki getirinin düşmesi veya daha
yüksek getiri vadeden başka piyasaların çıkması halinde ülkemizdeki
yatırımların bir kısmını bu piyasalara kaydırabilirler.
2008 Global ekonomik kriz
sonrasında ortaya çıkan durgunluğu gidermek piyasayı canlandırmak için Amerika
Merkez Bankası (FED) aylık 85 Milyar Dolarlık tahvil alımı kararı almış ayrıca
faiz oranlarını da % 0,25’e düşürmüştü. Bu ortamda ülkemizdeki Tahvil faizleri yıllık
% 4,61’e kadar düştüğü halde yabancı yatırımcı için cazibesini korumuştu. FED
son dönemlerde aldığı kararlarla her ay alım miktarında 10 milyar
Dolarlık kesintiye gitmektedir. 18-19 Mart tarihlerinde gerçekleşen
toplantısında alım miktarı 55 Milyar Dolar’a düşürülmüş, FED başkanı Yellen, bir müddet sonra (tahminen
altı ay sonra) Faiz oranlarında artırıma gidebileceğinin işaretini vermiştir. Böyle bir gelişmenin yukarıdaki formülde,
yatırımcının kendi ülkesindeki risksiz faiz oranının artışı olarak görülmesi
gerekeceğini ve ülkemizdeki faiz oranları üzerinde baskı oluşturabileceğini
dikkate almak gerekir.
Sonuç olarak Faiz Oranları
düşer mi diye baktığımızda; Ocak ve Şubat aylarında bütçemizin fazla
vermesinin, seçim ortamında bile maliye politikasında sıkı duruşu ifade etiğini
ve ekonomimiz açısından olumlu algılanması gerektiğini ancak gerek ülkemiz risk
pirimi gerekse yatırımcının ülkesindeki risksiz faiz oranlarındaki değişmelerin ve
alternatif yatırım piyasalarındaki gelişmelerin de yakından izlenmesi gerektiğini,
faiz oranların bu faktörlerdeki değişimlere göre şekilleneceğini ifade etmek
isterim. Bu değerlendirmeler ışığında faiz oranlarının geleceği konusunda bir
şey söylemek için öncelikle 30 Mart seçimlerinin sonrasını görmek gerektiğini
ama önemli iç ve dışı siyasi ve ekonomik gelişme olmadığı sürece, önümüzdeki
2-3 aylık süreçte faiz oranlarında değişme en azından düşüş beklenmediğini söyleyebiliriz.
Not:
Yukarıdaki veri ve değerlendirmeler bilgi amaçlı olup, herhangi bir taahhüt
içermemektedir.
İlgi ile sizi takip ediyorum, selamlar. M.Lütfi Bali
YanıtlaSilAcaba fed ne zaman faiz oranları arttıracak bilgi verebilir misiniz? Ona göre altın alımı ve satışı yapacamda.
YanıtlaSilCengiz bey, ABD ekonomisindeki büyüme oranı 2014 yılı üçüncü çeyreğinde % 5 ile son 11 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. İşsizlik maaşı başvuran kişi sayısı da sürekli düşüyor. ABD ekonomisindeki bu ısınma verileri bir müddet sonra enflasyon oranında artış yaşanmasına neden olacağından, FED in büyümeyi ve enflasyon oranındaki artışı frenlemek için faiz oranlarını artırma hamlesi yapacağını düşündürmektedir.
SilAncak ;ABD de yıllık enflasyon oranlarının 2014 yılı Ekim ayında %1,7 iken Kasım ayında %1,3' e ve Aralık ayında da % 0,8'e gerilemesi, 2014 yılı 4. çeyreğinde büyüme oranının azalacağına işaret ettiğinden, yani FED in faiz artırımına gitmesine gerek kalmadan ekonominin kendi dinamikleri içinde yavaşlamaya başladığına işaret ettiğinden FED'in faiz artırımı kararının yakın zamanda gelmeyeceğini düşündürmektedir.
Size altın konusundaki yatırım kararlarınızda yardımcı olmak için, "Altın fiyatının geleceği " konulu yazımı okumanızı tavsiye edebilirim. Umarım faydası olur.
Saygılarımla,
Merhaba, Müslüm bey bu yazınızı okudum eşimle ben ev için kredi çekeceğiz. Faiz oranlarının düşüp düşmeyeceğini öğrenmek istiyoruz. Bazı uzmanlara göre konut kredisi faiz oranları kışın daha düşük oluyormuş. Konuyla ilgili cevap verebilirseniz minnettar olurum.
YanıtlaSilAhmet bey, öncelikle yeni eviniz şimdiden hayırlı olsun.
Silİç piyasadaki faiz oranlarının yüksek olduğu / düşürülmesi gerektiğine yönelik olarak siyasi otoriteler tarafından yapılan açıklamalar / baskılara bağlı olarak Merkez bankamız faiz koridorunun üst bandında çeyrek puanlık indirime giderek piyasa faizini düşürmeye çalışmaktadır. Yine aynı amaca yönelik olarak kamu bankaları tarafından konut kredisi faiz oranları aylık % 1 in altına çekilmiştir.
Bu girişimler şimdilik piyasa faizinde ciddi bir düşüşe yol açmamıştır. Bankaların mevduata verdiği faiz (Para tutarına göre değişmekle birlikte ) hala yıllık % 12 civarındadır.
Yukarıda anlattıklarımın sonucunda normal şartlar (İç ve dış piyasada önemli değişiklikler olmaması halinde) altında, kısa dönemde konut kredisi faizlerinde büyük bir değişiklik olmayacağını düşünüyorum.
Benim size önerim; bulunduğunuz yerdeki bankaları dolaşarak konut alımı için size en uygun finansman koşullarını (Faiz oranı, Masraflar) sağlayan Bankayla yola devem etmenizdir.
Hem unutmayın, konut kredisi faiz oranlarında büyük bir düşüş olduğunda, arz / talep koşullarında yaşanan gelişmeye bağlı olarak konut fiyatlarında yükselme de yaşanabilecektir. Bu nedenle içinize sinen konutu bulduğunuzda en uygun finansman koşullarını sağlayan bankadan kredi kullanarak alımı gerçekleştirmenizi öneririm.
Siz krediyi kullandıktan sonra konut kredisi faiz oranlarında büyük bir düşüş gerçekleşmesi halinde de sakın üzülmeyin, böyle bir durumda re finansman yolu ile kredi faizi düşüşünden kısmen faydalanma ihtimaliniz de bulunmaktadır.
Umarım yardımcı olmuşumdur. Hayırlı olsun.