30 Haziran 2015 Salı

Kör Kuyudaki Eşek ve Yunanistan Ekonomik Krizi

Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş. Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu. Düşmüş işte. Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki,  üzerine de toprak dökülmüştü.  Zamanla tahta çürümüş, zayıflamış, toprakta biten otları yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekememiş ve güm.

Hayvancık saatlerce acı içinde kıvranmış, bağırmış kendi dilinde. Ayıptır söylemesi, anırmış yani. Sesini duyan sahibi gelip bakmış ki vaziyet kötü. Zavallı eşeği kuyunun dibinde melul mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış. Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırmış. 

Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kalmış. Sonunda karar verilmiş ki, kurtarmak için çalışmaya değmez. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek. Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak  atmışlar. 

Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe dökmüş. Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükselmiş ve sonunda yukarıya kadar çıkmış.

Köylüler ağzı açık bakakalmış... 

2008 yılında başlayan global krizin tetiklediği sorunlarla baş etmek için AB ve IMF desteğine bel bağlayan ve sürekli olarak kemer sıkmakla meşgul olan komşumuz Yunanistan ekonomik krizi, kör kuyunun kıyısında otlamakta olan hikayedeki eşeği anımsatıyor. Halk sürekli kemer sıkmaktan bunaldığından son seçimlerde halka kemer sıktırmamayı vadeden syriza hükümetini başa getirdi. Ama yeni hükümet İMF ve AB ile yaptığı görüşmelerde hedeflediği sonucu alamayınca AB nin talep ettiği kemer sıkma önlemlerini 5 temmuzda halk oyuna götürmeye karar verdi ve  Yunanistan ekonomik krizi yeni bir aşamaya gelmiş oldu.

Syriza hükümetinin halk oyuna başvurma hamlesini, hikayemizdeki eşeğin kuyuya yuvarlanmasına neden olan kenardaki son ota uzanmasına benzer sonuçlar doğurması olası gözüküyor. Halk oylamasında evet çıkması, mali destek için AB ve İMF nin talep ettiği tedbirlerin uygulanmasının halk tarafından kabul edilmesi halinde de Yunanistan ekonomik krizi devam edecektir. Yunan halkını ciddi kemer sıkma önlemleri bekliyor. Bu durumda ekonomik daralma ve artan işsizlik vb. olumsuzluklara karşı mevcut ekonomik sistem içinde devam edebileceği öngörülebilir.
Halk oylamasında HAYIR çıkması halinde ise olacakları tahmin etmek pek mümkün gözükmüyor. Bu durumda Yunanistan ekonomik krizi farklı bir hal alacak, devletinin borçlarını ödeyememesini takiben EURO bölgesinden çıkarak yeniden DRAHMİ ye dönmesi olası gözüküyor. Ekonomik istikrarın şiddetle bozulacağı bu ortamda başlayacak olumsuzlukların hangi ekonomik ve siyasi gelişmelere neden olacağını öngörmek çok zor. 

Bir ülkenin iflas edecek olması ilk defa yaşan bir durum değil. Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) 1800-2012 yılları arasında gerçekleşen temerrütlere yönelik araştırması, son iki yüzyılda 83 ülkenin iflas ettiğini Avrupa kıtasındaki 47 ülkeden 22'sinin iflastan kurtulamadığını ortaya koyuyor. Benim hatırladım en yakın  tarihli devlet iflası 2001 yılında bizimle benzer bir krize giren Arjantinin borçlarını ödememesi/ödeyememesi ile yaşanmıştı. Yine hatırladığım kadarı ile, Arjantinde bu  dönemde bir çok iç olaylar/gerilimler yaşanmıştı. Bu ülkenin dış borçlanma itibarını hala tam olarak kazandığı söylenemez. Globalleşmenin arttığı günümüzde ise bir ülkenin iflas etmesinin etkilerinin o ülke ile sınırlı kalmayacağını, Yunanistan ekonomik krizinin global boyutta başka krizleri de tetikleyebileceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.

Hikayemizdeki köylülerin kör kuyudaki eşeği kurtarmaya değer görmeyerek üzerine toprak atmasında olduğu gibi AB nin de Yunanistan ekonomisini taşımaktan bıkması ve AB den çıkması ile sonuçlanacak gelişmelerin başlaması da olası gözüküyor. Yunanistanın iflas etmesinin başta Alman ve Fransız Bankaları olmak üzere AB nin finans kurumlarına etkisi ve AB nin çözülme sürecine girmesine neden olmasından korkulmasaydı AB  yunanistana mali destek vermeyi bırakır ve hikayemizdeki gibi üzerine toprak atmaya çoktan başlardı. AB nin Yunanistana karşı bu kadar tahammülü olması yukarıdaki açmazlarından kaynaklanıyor.

Aslında Yunanistan ın ekonomisinin krize girmesinin ve bir türlü çıkamamasının nedenlerinden biri de AB nin verdiği mali desteklerdir. Yunanistanın AB ye girdiği 1981 yılında kişi başı milli geliri 2.991 $ iken bu gün 22.886 $ a yükselmiştir. Bunda AB sürecinde verilen mali desteklerin yanı sıra, GSYH nın % 317 ine yükselen dış borçlanma da etkili olmuştur. Krizdeki yunanistanda 2,6 milyon emeklinin almakta olduğu emekli maaşlarının ortalaması 943,8 EURO ile ülkemizin çok üzerindedir. 

Sırtını AB fonlarına ve dış borçlara dayayarak rehavet içinde büyümeyi tercih etmesi Yunanistan ekonomik krizinin zeminini hazırladı. Kriz ortamında bile siesta zevkinden vazgeçmeyen yunanistanın krizden gerçek anlamda çıkışı kendi ayakları üzerinde durması, gerekli bedelleri de ödeyerek kendi kaynakları ve dinamikleri ile büyümeyi tekrar başarması ile gerçekleşecektir. Bizim 2001 krizinden çıkış sürecimiz bu anlamda pek çok dersler içeriyor. Başkalarının kaynaklarına muhtaç olanların onlardan emir almaya da hazır olması gerekiyor. Yunanistan ekonomik krizi dış borca dayalı büyümenin risklerini herkese tekrar hatırlattı.  

Unutmayalım ki dipte olmanın da  iyi tarafı vardır !  Bundan sonra gideceğiniz tek istikamet var, dipten kuvvet  alarak yukarı çıkmak. 

Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla baş etmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır. 

Kör kuyuda olsak bile...

1 yorum:

  1. 1999 yılı Aralık ayının son günlerinde (Millennium öncesi) nüfusu 20000 civarında olan Edirne ilimize 40 km mesafede bir Yunanistan'ın bir ilçesinde bir kaç gün bulundum ve gördüğüm manzara karşısında şaşırmıştım. Bulunduğum her gün ikindi saatlerinde Kamusal alanlar kapanıyor ortalık şıkır şıkır giyimli insanlarla dolup taşıyar bütün eğlence mekanları dolup taşıyordu, Ozamanlar ''bravo adamlar çalışmasını da eğlenmesini de iyi biliyor'' diye düşünmüştüm. Sonradan anladık ki el parasıyla beslenmişler, üretmeden tüketmişler. üretmeden tüketenlere ibret olsun. İnşallah komşumuz bu durumu silkinerek atlatır. Eline saglık üstad güzel bir benzetme olmuş ESK

    YanıtlaSil