7 Mart 2015 Cumartesi

Son Ekonomik Gelişmeler ve Nedenleri

Son iki ayda yaşanan ekonomik gelişmeleri gözden geçirdiğimizde, Merkez Bankasının borç verme faiz oranının düşürmesine rağmen, enflasyon, dış ticaret, işsizlik, rakamlarının olumsuz seyretmeye başladığını, döviz kurları ve piyasa faiz oranının yükseldiğini görmekteyiz. Bu gelişmeler ekonomide ters giden bir şeyler mi var ? sorusunu akıllara getirmektedir. 

Enflasyon oranı;
Düşen petrol fiyatlarının da etkisi ile 2015 yılına enflasyon oranlarında ciddi düşüş beklentisi ile girmemize karşılık Ocak ve Şubat aylarında enflasyon beklentilerin üzerinde gerçekleşti. TUİK tarafından 3 mart 2015 tarihinde yayınlanan Şubat ayı enflasyon raporuna göre yıllık TÜFE  oranı Ocak ayında %7,24, Şubat ayında ise %7,55  olarak gerçekleşti. TCMB'nin 2015 yılı enflasyon beklentisinin %5,5  olduğunu dikkate aldığımızda, Ocak ve Şubat aylarında TÜFE nin beklentinin üzerinde gerçekleştiğini, enflasyon oranındaki düşüş trendinin başlamadığını görmekteyiz. Son ekonomik gelişmeler ve nedenlerini dikkate aldığımızda, döviz kurlarındaki bu yüksek düzeyin sürmesi halinde önümüzdeki dönemde maliyet artışına bağlı olarak TÜFE nin de beklenen (%5,5) düzeyin üzerinde gerçekleşmesi beklenmelidir.

Dış Ticaret ;
Gümrük ve Ticaret bakanlığı "şubat ayı veri bülteni" ni incelediğimizde; 2015 yılının ilk ayında İhracatımız bir önceki yılın aynı dönemine göre %0,6 azalarak USD 12,3 milyar, İthalat ise %13,7 gerileyerek  USD 16,6 milyar olarak gerçekleşti. Şubat ayında İhracat düşüşünün daha da keskinleştiği, bir önceki yılın aynı dönemine göre %4,36 oranında gerileyerek Şubat ayı İhracatının USD 12,2  milyar olarak gerçekleştiğini, İthalattaki düşüşün de sürdüğünü görmekteyiz.


Dış ticaretteki son ekonomik gelişmeler ve nedenlerini incelediğimizde; En çok ihracat gerçekleştirmekte olduğumuz, Almanya, Irak ve Rusya pazarlarında yaşanan daralma nedeniyle bu ülkelere dış ticaret hacmimizin de gerilediğini görmekteyiz. Diğer bir faktör de ihracatımızın yaklaşık % 40lık kısmını yaptığımız EURO para biriminin değerinin USD karşısında 1,39 dan 1,08 e gerilemesidir. 

Yukarıdaki veriler il bakışta dış ticaret açığımızın azalması nedeniyle aldatıcı bir iyimserliğe neden olabilir. Daha az üreten ve daha az satan bir ekonomi aynı zamanda işsizlik, ekonomik küçülme ve refah düzeyinde azalma anlamına da gelmektedir. Dış ticaret verilerindeki bu gerilemenin aynı zamanda yavaşlayan bir ekonomiye de işaret ettiğini, mart ayında da dış ticaret hacmindeki bu trendin sürmesi halinde, 2015 yılının ilk çeyreğine ekonominin durgunluk trendine gireceğini söyleyebiliriz. 

İşsizlik Oranı;
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 06.03.2015 tarihinde yayınlanan işgücü istatistikleri raporunu incelediğimizde, 2013 yılında %9,7 olan işsizlik oranının 2014 yılında %9,9 a yükseldiğini görmekteyiz.  15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı %17,9 iken, 15-64 yaş grubunda bu oran %10,1 olarak gerçekleşti. Son ekonomik gelişmeler ve nedenlerini dikkate aldığımızda, önümüzdeki dönemde ekonomideki yavaşlamaya bağlı olarak işsizlik oranının da yüksek seyretmeye devam edeceğini söyleyebiliriz.

Dünya ekonomisindeki yerimiz;

İngiltere merkezli CEBR araştırma kuruluşu tarafından 26 Aralık 2014 de yayınlanan "World Economic League 2015" araştırma sonuçlarına göre, GSYH büyüklüğü açısından 2013 yılında 17. sırada yer alan ülkemiz 2014 yılında 2 basamak gerileyerek 19. sırada yer alıyor. CEBR tarafından hazırlanan sıralamadaki yerimiziin gerilemesinde, 2014 yılında TL nın değer kaybına bağlı olarak GSYH nın 767 milyar dolara gerilemesinin de etken olduğunu görmekteyiz. Son ekonomik gelişmeler ve nedenlerini dikkate aldığımızda, döviz kurlarındaki bu artış trendinin ve ekonomik yavaşlamanın sürmesi halinde ilk 20 ekonomi içinde kalmamızın dahi tehlikeye gireceğini söyleyebiliriz.



Döviz kurlarındaki artış ;
14 Ocak 2015 tarihinde 2,27 TL olan USD döviz kurunun %15,7 oranında artarak 6 Mart itibariyle 2,63 TL ya, 2,68 TL olan EURO kurunun ise %6,6 oranında artarak 2,86 TL ya yükseldiğini,  sepet kurun ise %10,9 oranında artarak 2,75 TL ya yükseldiğini görmekteyiz. Amerikan Dolarının tüm dünya paraları karşısında değer kazandığını, yılbaşından günümüze kadar dolar endeksinin %6 değer kazandığını ama Brezilya REALİ'n den sonra en çok değer kaybeden para biriminin de TL olduğunu söylemek gerekir. Son ekonomik gelişmeler ve nedenleri ışığında; döviz kurlarının daha fazla artması bir tarafa mevcut yüksek düzeyini sürdürmesinin bile başta enflasyon olmak üzere ekonomimizin pek çok dengesini olumsuz etkileyeceğini, gerek kamu otoritesinin gerekse özel sektörün 2015 e ilişkin hesaplarını buna göre revize etmeleri gerekeceğini söyleyebiliriz. 

Faiz Oranı;
Gösterge tahvil faiz oranının 14 Ocak 2015 tarihi itibariyle %7,39 olduğunu, 28 Ocak tarihine kadar %6,69 a kadar geriledikten sonra tekrar yükselişe geçerek 5 Mart tarihinde% 8,56 ya yükseldiğini görmekteyiz. Aynı dönemde Merkez Bankası para politikası kurulunun 20 Ocak 2015 ve 24 Şubat 2015 tarihli toplantıları ile  faiz (Politika faizi ve faiz koridoru) oranlarının düşürüldüğünü biliyoruz. Gösterge tahvil faiz oranlarının yükselmesine neden olan son ekonomik gelişmeler ve nedenlerini incelediğimizde, enflasyon oranın düşeceği beklentisi ile merkez bankasınca faiz oranlarının düşürüldüğü dönemde iç ve dış gelişmelerin etkisi ile döviz kurlarında yaşanan artışa bağlı olarak gösterge tahvil faiz oranlarında da ciddi yükseliş meydana geldiğini görmekteyiz. 

Genel değerlendirme;
Yukarıdaki verileri değerlendirdiğimizde, genel olarak işlerin pek de iyi gitmediğini söyleyebiliriz. Bazı iç siyasi gelişmelerin yanı sıra, uluslararası düzeyde yaşanmakta olanlar da bu gelişmeleri etkilemektedir. Son ekonomik gelişmeler ve nedenlerine baktığımızda; ABD ekonomisinin hızla toparlandığını ve henüz belli olmayan gelecekte FED in fazi oranlarını artıracak olmasının da etkisi ile tüm dünyada gelişmekte olan ülkelerden para çıkışı başladığını görmekteyiz. Buna ilaveten EURO bölgesindeki ekonomik durgunluğu yenmek için ECB nin 9 mart tarihinde tahvil alımına başlayacağını bildirmesinden sonra EURO nun değer kaybetmesinin hızlanması beklenebilir. EURO/USD paritesinin 1 e yaklaşacağı öngörülmektedir. Ekonomiyi büyütmek/durgunluktan çıkmak isteyen AB için EURO nun değer kaybı istenen bir durumdur. Bu gelişmelerin Almanya başta olmak üzere EURO bölgesi ekonomilerine olumlu yansıması beklenmektedir. İthalatı USD, ihracatı ise EURO ağırlıklı olarak gerçekleştirdiğimizden bu gelişmeler kısa vadede ülkemiz menfaatinin tersi yönünde gerçekleşmektedir. AB ekonomisinin durgunluktan çıkarak tekrar büyüme sürecine girmesinden sonra ise ihracatımızın bundan olumlu etkilenmesini bekleyebiliriz.

Son ekonomik gelişmeler ve nedenlerini dikkate aldığımızda, ekonominin içinde olduğu olumsuz trendin kırılması için merkez bankasının  önümüzdeki dönemde TL likiditesini kısmak, Piyasaya döviz satmak ve gerektiğinde tekrar faiz oranlarını artırmak suretiyle döviz kurlarındaki artışı frenlemeye çalışması beklenebilir. Bütçe disiplininden taviz verilmemesi, cari açığın azalmakta olması ve dış borç/GSYH oranının pek çok AB ülkesinden iyi olması, ülkemizin kredibilitesini desteklemektedir. Döviz kurlarındaki artış sürecinin devam ederek ekonomik krize dönüşmesinin pek olası görülmediğini ancak haziran seçimine kadarki süreçte ekonomik kırılganlığın devam edeceğini bu dönemde iç ve dış gelişmelere bağlı olarak döviz kurlarında pek çok iniş ve çıkışlar yaşanabileceğini dikkate almak gerekir. Piyasadaki oynaklığın arttığı dönemlerde pozisyon değiştirilmemesi, spekülatif işlemlerden kaçınılması ve kur riski alınmamasında yarar bulunmaktadır. 

Müslüm Oymak
Bankacı 



Not: Yorumlarım yatırım tavsiyesi değildir, unvanım ile ilişkisi yoktur

Yararlanılan kaynaklar ;







2 yorum:

  1. Müslüm Bey,güncel aydınlatıcı ekonomik değerlendirmeleriniz için teşekkür ederim.Ekonominin içinde bulunduğu olumsuz tendin kırılması için,Merkez Bankasının döviz satmak,faiz yükseltmek gibi seçenekleri başvurabileceğini belirtiyorsunuz.Bir taraftan da Merkez Bankası faiz indirimi yapmadığı için ağır eleştirilere maruz kalıyor.Hangisi doğru?
    Şükrü KURTCEBE

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faiz oranı konusunda nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine karar verebilmek için ekonomideki önceliğimizin ne olduğuna karar vermek gerekiyor. Eğer önceliğimiz Döviz kurlarındaki artışın durdurulması, cari açığın en düşük kur ile finanse edilmesi ise o takdirde piyasa faizinin (İkinci el tahvil faiz oranının) yükselmesine izin vermek gerekiyor. Bunun olması için de Merkez bankasının politika faizi oranı ve faiz koridoru oranlarını yükseltmesi, yani merkez bankasının faiz oranlarını belirleme serbestliğine sahip olaması gerekiyor. Ekonomideki önceliğimizin, ucuz finansman kaynağı sağlayarak ekonomik gelişmenin sağlanması olursa o takdirde ise faiz oranlarının düşürülmesi gerekiyor. Tabi bu durumda cari açığın finansmanında sorun çıkması ve döviz kurlarının aşırı yükselmesi vb. sorunlara da hazır olmak gerekiyor. Ekonomide yan etkisi olmayan hiç bir tedbir yoktur. Alınan her kararın diğer yansımalarına da hazır olmak gerekiyor. O nedenle adımların çok dikkatli atılması gerekiyor. Tıpkı kıymetli kristal cam eşyaların dolu olduğu bir dükkanda hareket eden sorumlu bir insan özeni ekonomik kararların alınması gerekiyor.

      Sil