4 Eylül 2014 Perşembe

UKRAYNA ÜZERİNDE AVRUPA BİRLİĞİ-RUSYA BİLEK GÜREŞİ

Ukrayna krizini kendi lehine neticelendirmek amacıyla Avrupa Birliği ile Rusya arasında giderek tırmanan gerilim  karşılıklı açıklanan yaptırımlar Ukrayna üzerinde Avrupa Birliği-Rusya bilek güreşini andırmaktadır. Avrupa Birliğinin, Ukrayna'daki ayrılıkçıları desteklemekle itham ettiği Rusyayı izlediği bu politikadan vazgeçirmek için açıkladıkları bir dizi yaptırıma Rusya AB den Tarım ve hayvancılık ürünü ithal yasağı getirerek karşılık verdi. Rusya'nın bu yanıtına karşılık AB liderleri 5 Eylüle kadar bu tutumundan vazgeçmemesi halinde yeni yaptırımlar açıklayacağını ilan ederek karşılık verdi. AB nin yeni açıklayacağı yaptırımların Rus mali piyasasını hedef alacağı, Rus bankaları ve firmalarının AB piyasalarından borçlanmasına kısıtlamalar getirilmesi bekleniyor.

Rus lideri Putin'e atfen söylenen "istersem iki haftada Kiev'i alırım" sözü ve yapılan kamuoyu araştırmalarında Rus halkının ezici çoğunlukla Putin' in Ukrayna politikasını desteklediğinin ortaya çıkması, Rusya' nın kolay kolay, Ukrayna'ya özgü politikasından vazgeçmeyeceği yani bu gerilimin artarak devam edeceğini düşündürüyor.
Euro bölgesi ekonomisi 2008 global krizinin etkisinden tam olarak kurtulamadan şimdi de yeni bir durgunluk krizine girmiş bulunuyor. Almanya ve Fransa, Euro bölgesi ekonomisinin motoru konumundadır. Fransa ekonomisi büyüme kaydedemiyor. Almanya'da gayrısafi yurt içi hasıla 2014 yılı ikinci çeyreğinde % 0,2 geriledi. 2009 yılından beri çok düşük seyreden enflasyon verileri ile bu iki önemli ülkenin ekonomisinin sürüklendiği daralma süreci Euro Bölgesi ekonomisinin genelini tehdit etmektedir. Durgunluk sarmalını kırmak için  ECB (Avrupa Merkez Bankası) nın faiz oranlarını düşürmeye ilişkin aldığı kararların bu güne kadar soruna çare olmadı. ECB, 4 Eylül tarihinde aldığı kararla, yüzde 0,15 olan politika faizini yüzde 0,05'e düşürdü. Banka, yüzde 0,40 olan marjinal borç verme faizini yüzde 0,30'a düşürürken, yüzde eksi (-) 0,10 olan mevduat faizini yüzde eksi (-) 0,20'ye indirdi. Aslında bu krizden çıkış yolu tıpkı ABD gibi varlık alımına gidilmesi yoluyla piyasaya likidite pompalanmasıdır. ECB haziran ayı toplantısında  bu yöntemin uygulanmasını kabul etti ve ileride bu yöntemi de kullanabileceğini ilan etti. Ancak EURO bölgesi ekonomisinin çok devletli yapısı bu politikanın uygulanmasını hayli zorlaştırmaktadır. 

Durgunlukla ve neredeyse sıfıra yakın enflasyonla mücadele etmekte olan EURO bölgesi ekonomisinin Ukrayna üzerinde Avrupa Birliği-Rusya bilek güreşine tutuşarak karşılıklı girdiği yaptırım/ambargo yarışı, içinde olduğu ekonomik krizi atlatmasını daha da zorlaştıracaktır. Rusya'nın Uyguladığı gıda ambargosunun AB'ne yıllık maliyetinin 5 milyar EURO olduğu hesaplanıyor. Tarım ürünleri ihracatı açısından Rusya en büyük ikinci pazarı konumunda. AB tarım ürünleri ihracatının % 10 luk kısmını Rusya'ya gerçekleştiriyor. Üstelik AB nin % 40 oranında Rus doğal gazına bağlı olması, Ukrayna politikası nedeniyle Rusya ile köprüleri atmasını zorlaştırıyor. 

Rusya'nın meyve ve sebze ithalatının % 29'u AB den gerçekleştiriliyor. Doğalgaz ve Petrol satışı gelirleri Rus devlet bütçesinin % 50'sini oluşturuyor. Rusya'nın AB ne sattığı doğal gazın % 66 lık kısmı Ukrayna toprakları üzerinden geçiyor. Ukrayna nüfusunun 1/3 lük kısmının Ruslardan oluşuyor. Rus halkı Ukrayna yı kendi topraklarının parçası gibi görmekte ve bu ülkenin Rusya dan koparılmasını, batıya yaklaşmasını kabullenememektedir. Ukrayna nın AB ile yakınlaşması batının saldırganlığı/yayılmacılığı olarak algılanmaktadır. Bu veriler Rusyanın neden Ukrayna üzerinde bu denli ısrar ettiğini izah etmektedir.  

Ekonomik açıdan AB ve Rusya birbirleri açısından kısa vadede vazgeçilemez öneme sahip olmalarına karşılık Ukrayna politikası nedeniyle krizin tırmanması ve karşılıklı açıklanan  ambargo kararlarının her iki taraf açısından da  olumsuz neticeleri olacağı açıktır.Ukrayna üzerinde Avrupa Birliği-Rusya bilek güreşinin askeri çatışmaya dönmesi beklenmediği gibi, tarafların ekonomik yaptırımlarla birbirlerine geri adım attırması da pek olası gözükmüyor. Bu durumda diplomasinin devreye girerek sorunu dondurup çözümü zamana bırakması en iyi seçenek gibi görünüyor. Eğer bu mümkün olmaz ise tıpkı Suriye, Libya ve Irak da görüldüğü gibi, Ukrayna'nın da kan gölüne dönmesi ve malesef bölünmesi kaçınılmaz bir son gibi gözüküyor.

Konuya ülkemiz açısından baktığımızda, Ukrayna üzerinde Avrupa Birliği-Rusya bilek güreşinde Rus doğalgazına bağımlılığını azaltmak isteyen Avrupa Birliğinin ülkemiz üzerinden geçecek yeni enerji hatları ile doğalgaz alımına yönelme arayışına gitmesi kaçınılmaz olarak görülmektedir. Yine Rusya'nın da AB ile yaşadığı ambargo krizi nedeniyle gıda ürünleri ithalatından başlayarak ülkemiz ile ticaret hacmini artırması beklenmektedir. Bu gelişmelerin ülkemizin jeopolitik önemini artırması ve rasyonel politika izlenmesi/çatışmanın tarafı olunmaması halinde krizin ülkemiz için fırsata dönüşmesi olası gözükmektedir.

Bütün sınırlarımızda problem varken kuzeyimizde de böyle bir bilek güreşi yaşanması jeopolitik stresimizi artırsa da, problemin parçası olmadan istikrar adası olarak kalmayı başarabilen tarafsız bir Türkiye bu krizi fırsata dönüştürebilir.

Müslüm OYMAK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder