24 Mayıs 2014 Cumartesi

KAPİTALİZME FARKLI BİR BAKIŞ

Sermayenin kazancının ülkelerin milli gelir artışından fazla olmasının servetin küçük bir azınlıkta toplanması sonucunu doğuracağını, gelir ve servet bölüşümündeki eşitsizliğin aşırı boyutlara ulaşmasının kapitalizm ve demokrasi için tehdit oluşturduğunu söyleyen Thomas Piketty, "21.Yüzyılda Kapital" isimli kitabında sistemin ve demokrasinin kendisini koruması için bir dizi çözüm önerilerinde bulunmuş.

Eylül 2013 te Fransızca olarak basılan kitap Mart 2014 de ingilizce basılması ile birlikte büyük ilgi topladı, Amerika ve İngilterede en çok satanlar listesinde yer aldı. Düşünsel alanda öylesine ilgi gördü ki, Karl Marx'ın Das Kapital'i ile mukayese edilir hale geldi. Henüz Türkçe'ye çevrilmeyen kitap yazılı ve görsel basınımıza haber ve yorum konusu yapıldı.

Bir gurup arkadaşı ile yaptığı çalışma sonucunda 18. Yüzyıldan günümüze uzanan süreci irdeleyen ve 20 ülkeye ilişkin veri seti oluşturan Thomas Pikettygelir bölüşümünde sermaye lehine yaşanan bozulmayı elindeki veri seti ile teyit ediyor. Sermayeyi tüm maddi ve mali varlıklar (konut, hisse senedi, tahvil vb) olarak tanımlayan Thomas Piketty, bozulmanın ana nedenini, servetin miras yolu ile nesiller arasında aktarılarak küçük bir azınlığın elinde yoğunlaşmasına bağlamıştır.  

Yirminci yüzyılda ABD başta olmak üzere gelişmiş kapitalist ülkelerde gelir dağılımın önce bozulduğu sonra 1940-1980 arasında nispeten iyileşme görüldüğü, 1980 lerden başlayarak yeniden bozulduğu tespitini yapıyor. Analizini ulusal gelirden sermayenin aldığı payın ulusal gelirden daha hızlı artması durumunda gelir/servet dağılımının giderek bozulacağı öngörüsü üzerine kuran  Thomas Piketty, 1940 sonrası düzelmeyi; ikinci dünya savaşında yaşanan yıkım, sosyalist ülkelerin rekabeti ve gelişen sendikal hareketlerin kapitalizmi dizginlemesi sonucu sosyal devlet ilkesinin güçlenmesine, 1980 sonrası tekrar bozulmayı ise küreselleşmeyle birlikte sendikaların gücünün azalmasına, dolaylı vergilerin artmasına bağlamaktadır. 

Bozulmanın ABD de en üst seviyeye ulaştığını, en zengin % 10 luk kesimin Avrupa da milli servetin % 60'ına ABD ise % 70'ine sahip olduğunu, son 300 yıllık dönemde enflasyondan arındırılmış ekonomik büyüme ortalama % 1,5 olarak gerçekleşmişken servetin  % 4-5 arttığını, forbes dergisinin kürsel zenginler listesine göre 1987-2013 döneminde en zenginlerin servetlerinin dünya genelinde kişi başı servet ve gelir artışından  üç kat fazla %6-7 arasında yükseldiğini belirleyen, ülkeler bazında çelişkiyi rakamlarla ortaya koyan Thomas Piketty, servet yoğunlaşmasının bir noktada istikrar kazanacağı ancak bunun  aşırı yüksek bir düzeyde gerçekleşeceğini öngörmektedir. 

Gelişmiş ülkelerdeki servet birikiminin milli gelirin altı katına ulaştığını ve çok eşitsiz dağılan bu servetin gelir dağılımındaki eşitsizliğin temel belirleyicisi olduğunu söyleyen Piketty, gelir dağılımındaki bu bozulmanın kapitalist sistemi ve demokrasiyi tehdit ettiğini düşünüyor. Toplam gelir artarsa, gelir dağılımı düzelir savını kabul etmeyen Thomas Piketty, bunun yerine gelir dağılımı düzelirse toplam gelirin artacağı fikrini savunuyor Gelir dağılımı eşitsizliğini gidermeye yönelik önerdiği gibi müdahaleler olmaz ise servet dağılımındaki bozulmanın 2050 yılına kadarki süreçte artarak süreceğini ve büyük sosyal patlamalar  yaşanacağını öngörmektedir. 

Çözüm olarak yıllık 500 bin dolardan fazla olan geliri olanların servetine bir defalık % 80 vergi konmasını, ardından da artan oranlı gelir vergisi uygulanarak küçük bir azınlığın elindeki servetin devlete geçmesi, devletin de bu para ile iç ve dış borçlarını ödemesi, eğitim ve sağlığa para yatırması, daha çok istihdam yaratmasını öngörmektedir. Sonuçta gelir dağılımının daha eşitlikçi bir yapıda ve artan büyüme oranı ile kapitalizmin devam edeceğini öngörmektedir.

Servete bu denli yüksek vergi konulmasının, sol yada sosyal demokrat politikalarla bile  bu sonucun alınmasının kolay olmayacağını vurgulayan Thomas Piketty aslında teorisinin uygulanması güç bir düş, yada ütopya olduğunu da kabul etmekte ancak gelinen bu noktada sistemi ve demokrasiyi yaşatmak için radikal adımlar atılmasının şart olduğunu ifade ediyor.  

Kitabın Türkçe baskısının  yayınlanmasından sonra üzerinde daha geniş tartışmaların yaşanacağını düşünüyorum. Zenginden alıp fakire verme yönteminin aslında sosyalist sistemlerde denendiğini, yoksullukta eşitliği getiren sistemin 1980 lerin sonunda çöktüğünü, kapitalist sistemdeki refahta eşitsizliğin toplumlara daha cazip geldiğini ve bir zamanlar komünist olduğunu söyleyen Çin'in bile kapitalist sistemin en büyük aktörlerinden biri haline geldiğini gördük. Bununla birlikte 1929 ekonomik buhranından sonra 2008 global krizinde de devlet desteği ve müdahalelerine muhtaç olan  kapitalist sistemin, "Klasik İktisat Teorisinin" fikir babası Adam Smith' in  kemiklerini sızlatacak ölçüde değiştiğini/dönüştüğünü de dikkatlerden kaçırmamak gerek. 


Not: Yukarıdaki bilgi ve değerlendirmeler, aşağıdaki kaynaklar kullanılarak oluşturulmuştur.

Yararlanılan Kaynaklar: Wikipedia, Mahfi EgilmezAhmet Haşim KöseErinç YeldanOsman UlagayDeniz Gökçeİvo MolinasHayri KozanogluYücel özdemir; Yakup KepenekSelim Atalay 

6 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Halil bey, sehven yapılan yazım hatası katkınızla düzeltilmiştir.

      Sil
  2. T.Piketty üzerine bir kaç ekleme yapmak istiyorum. Kapitalizm'in adil olmadığı, daha önceden söylenmekteydi. T.Piketty, bunu -ustalıkla fakat katı bir mantıkla- söylemektedir. TP'e göre; sermayenin getiri oranı büyüme hızını geçen ekonomilerde, miras yoluyla edinilmiş servet, kazanılmış servetten sürekli olarak daha hızlı büyüyecektir. Böylece zengin çocuklar babalarının işyerlerinde (banka/bakanlıklar/TV medya) staja başlayana kadar aylaklık etme lüksüne sahipken, fakir çocuklar (restoran/cafe/otel) garson kıyafeti içinde terliyorlar. Servet birikimi, -bırakın sosyal adaleti- demokrasiyi tehdit edecek ölçüde yoğunlaşmaktadır ve TP bu durumun sürdürülemez olduğunu öne sürmektedir.
    Bunu anlamak için ekonomilerde "Bölüşüm" (eşitsizliğin kibar adı) konusuna bakmak gerek. Simon Kuznets, "Kuznets Eğrisi" ile toplumların sanayileşmenin ilk evrelerinde eşitsiz konumda iken, olgunluğa eriştiklerinde eşitsizliğin azaldığını öne sürmekteydi. , Uzun yıllardır ekonomistlerin çoğu tarafından kabul edilen bu önermenin yanlış olduğunu, T.Piketty ve -ona katkı sağlayanlar- kanıtladı. Aslında Eğri tem ters yöne gidiyordu: Kapitalizm, eşitsizlikle başladı, 20 yy'ın çoğunda eşitsizliği tesviye etti fakat şimdi dünyanın Dickens romanlarında tasvir edilen vahşi kapitalizme geri döndü. Kaynak: Paul Mason/Thomas Piketty's Capital,The Guardian, 28.04.2014, Len McCluskey/'manna from heaven

    Ekonomide olduğu gibi, işletmelerde büyümenin kaynağı rekabet ve verimliliktir. Servetin eşitsiz dağılımı yoluyla en zengin kesim ile toplumun geri kalanı arasındaki uçurumun açılması (miras yoluyla elde edilen servetin kazanılmış servetten daha hızlı artması) sonucu, toplumu geliştiren rekabet güdüsü azalacak ve sistem hantallaşmaya başlayacaktır. Bu döngü bir süre sonra büyümeyi yavaşlatacak böylelikle toplumun alt katmanlarına giden gelir azalacak ve sosyal huzursuzluk artacaktır. T.Piketty'nin işaret ettiği ve günümüzde bir çok yerde toplumsal çatışma olarak tezahür eden (örn.Ukrayna) problem budur.
    YILDIRAY TÜKEL

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıldıray bey, ben yazının fazla uzun/sıkıcı olmaması kaygısıyla bazı konuları detaylandırmamıştım. Sizin de katkınız ile daha anlaşılır hale geldi. Yapıcı katkınız için teşekkür ederim

      Sil
  3. Alper Erdem
    Şu okulda öğrenci: Saint John's University School of Law

    Harika bir yazı bir finans uzmanından itiraflar....

    YanıtlaSil
  4. iyi toparladınız ama eksik olmuş

    YanıtlaSil